Okçuluk; geçmişi insanın var olduğu güne dayanan, öncelikle avcılık ve savaş amacıyla kullanılan daha sonra yerini spora bırakan tarihi bir kültürdür. Okçuluk spor amacıyla 1904 olimpiyatlarına eklenmiş ve 1972 yılından bu yana da aralıksız olimpiyat porgramında yer almaktadır.
Okçulukta ilk zamanlarda ingiltere, Fransa gibi ülkeler ciddi bir şekilde başarılı iken daha sonraki yıllarda Amerika, Kore ve Türkiye gibi ülkeler başarıda söz sahibi olmayı başardılar. 1931 yılında kurulan Dünya Okçuluk Federasyonu'na (FITA) 140'dan fazla ülke üye konumundadır. FITA dünya üzerindeki okçulukta en üst düzey söz sahibidir.
7'den 77'ye her insanın severek yapacağı bir spor dalı olan okçuluk fiziksel bir engel tanımaz. Okçuluk sadece fiziksel bir spor dalı değil aynı zamanda üst düzey zihinsel bir spor olma özelliği taşır. Fiziksel ve zihinsel etkileşim iç içe olmakla birlikte, birbirini sürekli tamamlayıcı özellik taşır. Yani fiziksel ve zihinsel olarak kişinin ok atmaya hazır olması şarttır.
Okçuluk hiç bir şekilde engel tanımaz. Kolu, eli, ayağı olmayan hatta görme engelli bireyler dahi rahatlıkla okçu olabilir ve tüm yarışmalara normal bireylerle katılabilirler.
Bir okçunun en büyük rakibi yine kendisidir.Okçu her zaman kendi rekorunu kırmak için kendisiyle rekabet eder.